28 Aralık 2009 Pazartesi

24 Aralık 2009 Perşembe

Havuç, Karnıbahar, Sarımsaklı Yoğurt Üçlüsü!!!

Karnıbahar yemeği yapmak için alınmış karnıbahar göze biraz çok gelince, böyle sağlıklı bir çeşit çıktı ortaya:)
Havuçlar da haşlanınca inanın çok lezzetli oluyor!!!
Masa da hem çeşit olarak çok güzel görünüyor, hemde çok lezzetli oldu, bol sarımsaklı yoğurt tavsiye edilir...
Karnıbahar ve havuçları haşlayıp, üzerine bol sarımsaklı yoğurt hepsi bu!!!Sonradan aklıma geldi benim havuçları dekoratif doğrayıp tabağınıza renk katabilirisiniz...


20 Aralık 2009 Pazar

Ciğer Tava...

Ben her zaman Edirne Ciğerini tercih ederim ama evde yapmak ne mümkün!!! Yaprak ciğer ayrı bir ustalık işi...Ve yanında acı kuru biber tava!!!Neyseki artık Edirne'ye gitmeye gerek yok,bu lezzet için avm lerde Kırkpınar Edirne Ciğercisi'ne gidip bir güzel yiyebilirsiniz...Ya da Ataşehir'de Edirne Ciğercisi var, çok lezzetli tavsiye edilir...
Bu kadar muhabbetten sonra, gelelim benim Ciğer tavama...
Geçenlerde yaptığımda galiba fazla kızartmıştım, ama bu defa daha yumuşak ve lezzetli oldu:) Yanında biber kızartması çok yakışıyor bence...
Unlayıp, bol kızgın yağda kızartıyoruz...Tarif bu kadar:)
Afiyet olsun...






16 Aralık 2009 Çarşamba

Kahvaltı Önerileri!!!

Tabiki haftasonu için:)
Omlet için eşime teşekkürler!!!

Hemen börek tarifini yazıyorum;
Malzemeler
*4 yufka
*Beyaz peynir
*Süt
*Yoğurt
*Zeytinyağı
*1 Şişe Maden suyu
*Tuz-Çörekotu
*1 yumurta
Süt, yoğurt, zeytinyağı,tuz ve maden suyu ile karışım hazırlıyoruz. Aslında sadece sütte kullanabiliriz ben bu defa 1 kaşıkta yoğurt ilave ettim. Yufkamızı masaya seriyoruz karışımımızdan üzerine bir miktar sürdükten sonra, diğer yufkayı da üzerine seriyoruz ve birbirine yapışan 2 yufkayı altıya bölüyoruz.Diğer 2 yufka içinde aynı işlemi yaptıktan sonra, klasik geniş tarafına peynirimizden koyup sarıyoruz.Sardığımız böreklerimizin üzerine ,kalan sütlü karışımdan sürüyoruz, burda bir kaşık daha yoğurt ilavesi yapabiliriz karışıma. 1 gece dolapta beklettikten sonra , pişireceğimiz zaman üzrine isteğe bağlı yumurta sarısı sürebilirsiniz. Çörekotunu da unutmuyoruz! Pazar kahvaltısı için süper oluyor:) Afiyet olsun...

13 Aralık 2009 Pazar

Arkadaşlarla Çay Keyfi ve Acele Çekilmiş Fotoğraflar:)

Çok güzel bir haftasonu oldu:)
Hemen menümüzü yazayım;
*Fındıklı Truff
*Tarçınlı Elmalı Kek
*Paçanga Böreği
*Közlenmiş Kırmızı Biber Salatası
*Patates Salatası
Hepsi bilindik tarifler ama blogumda bulunsun yarın tarifleri yazarım...!
Truff;
200 gr. çikolata
200 ml. çiğ krema(1 küçük paket)
1 bardak ceviz veya fındık
1 paket kakolu kek(eğer evinizde ev yapımı varsa 4-5 dilim)
Küçük bir tencerede kremayı kaynayana kadar ısıtıyoruz ve altını kapatıp içine çikolatalarımızı ekleyip erimesini sağlıyoruz. Kekimizi blendırdan geçirip karışıma ekliyoruz ve son olarak fındık parçalarını ekleyip iyice karıştırıyoruz. Bir gece dolapta bekletip servis yapmadan önce şekil verip, toz kakao, hindistancevizi, fındık, ceviz parçalarına bulayabilirsiniz.
Birde çok lezzetli, pratik patates salatasını yazayım;
4-5 patates
3 küçük salatalık
mayonez
tuz-karabiber
Süsleme için, maydanoz, pulbiber.
Patateslerimizi haşlayıp patates ezici ile eziyoruz, püre kıvamında olmaması gerekiyor, patatesler çatala gelecek şekilde. İyice soğuduktan sonra,içine 3 salatalığımızı kabuklu şekilde rendeliyoruz. Görüntü açısıdan önemli!Mayonez, tuz, karabiber ekleyip iyice karıştırdıktan sonra, kabımıza alıp, üzerini mayonez, pulbiber, maydanoz ile süslüyoruz.Afiyet olsun:)




























9 Aralık 2009 Çarşamba

Çinekop...

Fotoğrafları akşam yayınladım bugün yazarım diye, öğlen oldu ben ancak açabiliyorum blogumu...
Daha önce de yazmıştım, bizim evde balık her zaman fırında pişiyor! Kızartma veya ızgara sevmediğimizden mi kesinlikle hayırrrrrrrr:)Kızartma çok zor geliyor sonra temizliği falan, ızgara yapacakta zaman yok malesef!!!Neyse ben genelde folyo da buğulama tarzı falan yapıyordum şimdi yeni tarzım bu ne hafif kızartma tadında:):):)Böylesi çok kolay demiyorum da, böylesi çok sağlıklı diyorum...Kandırmaca işte:)Çok pratik, temizlenmiş balıkları iyice yıkayıp, haif zeytinyağı(çok çok az) ve tuz ile harmanlayıp yağlı kağıt tepside pişiriyorum. Balıklar fırındayken güzel bir salata, roka, kıvırcık,turp, havuç bol limonlu bir sos ile....Eeeee daha ne olsun...Nefis...






8 Aralık 2009 Salı

Coco Avant Chanel...

Çok beğendim...





























Kemik Suyu Çorba

Havalar soğuk, ne yapmalı bol bol çorba:)
Ama şimdiden söylemeliyim çok lezzetli ama sirke ve sarımsaklı olduğu için haftasonu için önerilir:):):)
Malzemeler; Ölçü vermiyorum miktarı isteğinize bağlı ayarlayabilirsiniz.
*Kaynatmak için kemik
*1-2 çorba kaşığı un
*1 yumurta
*yarım limon
*sarımsak
*sirke
*tuz
İlk önce kemikleri düdüklü tencerede kaynatıyoruz.Et suyu hazırlarken kullandığımız defne yaprağı, kereviz sapı vs. de ekleyebiliriz.Ben bu defa hepsini unuttum:)Hazırladığımız kemik suyunu bir başka tencereye alıyoruz, kemiklerin üzerindeki etleride içine didikleyebiliriz. Bir kasede unu soğuk suyla iyice karıştırıp,kemik suyuna ekleyip kaynatmaya başlıyoruz. Yarım limon suyu ve yumurta sarısı ile terbiye hazırlayıp, ılınan çorbamıza ekliyoruz. Sirke ve sarımsaklı servis yapıyoruz. Bu soğuk havalarda tavsiye edilir. Afiyet olsun...

6 Aralık 2009 Pazar

Harf Şehriyeli Domates Çorbası...

Domates çorbasını ilk defa bu şekilde pişirdim, çok sevdik...
İçine harf ve sayı karışık şehriyelerden koydum ve fincan şeklindeki büyük kaselerde servis yaptım, çok eğlenceli oldu...Aslında tam çocuklar için hazırlanabileck nefis bir çorba...Tarladan yeni toplanmış mis gibi çanakkale domatesi olsa lezzeti kesinlikle farkeder tabi bu mevside nerdeeeee...Neyseki ben yazdan hazırlamıştım kış için tam bol zamanında dolaba kaldırmıştım:)Bu mevsimde çok ihtiyaç olmadıkça domates almıyorum zaten...
Malzemeler;
*3 büyük domates
*1 fincan şehriye
*zeytinyağı
*1 yumurta
*Yarım limon
*Maydanoz
*Tuz-Karabiber
Domatesleri rendeliyoruz, zeytinyağı ile birlikte çiğ tadı geçene kadar kavuruyoruz. 1 lt. kadar sıcak su ve tuz ekleyip kaynadıktan sonra şehriyeleri ekliyoruz. Piştiğinde demlenmesi için 5 dk bekleyip, yarım limon suyu ve 1 yumurta sarısı ile hazırladığımız terbiye ile çorbamıza kıvam veriyoruz.Burada önemli olan herzamanki gibi yumurtanın çorbanın içinde birden pişmemesi görüntü açısından hiç hoş olmaz. Bunun içinde terbiyenizin içine birazcık çorbanın suyundan ekleyip, süzgeç yardımıyla çorbaya yavaş yavaş eklenmesi. Son olarak isteğinize bağlı karabiber ve serviste maydanoz ile servis edebilirsiniz. Afiyet olsun...
Bu kaydı yazarken, bir yandan da Kemik suyu çorba pişiriyorum, sonuç güzel olursa onuda yazarım:)


3 Aralık 2009 Perşembe

Bizden Bayram Lezzetleri:)

Bayram biteli bir hafta olacak ama ben ancak zaman bulabildim...
Bizden bayram lezzetleriii!!!
Annemlerin ellerine sağlık:)
Bu akşamlık fotoğraflar, ayrıntıları yarın yazarım artık...
Bayramda bol bol tatlı yediğimi, sağlık açısından tv lerde tatlıyı çok kaçırmayın uyarılarına kulak asmadığımı itiraf edeyim:) Pişman mıyım hayırrrrr!!!
Özellikle bayram tatlısı için, bayramları bekleyen bir çocuktum ben:) acayip tatlıya düşkünlüğüm var!!!Uyanır uyanmaz evdeki tatlıyı, pastayı yiyebilen ve üstüne kahvaltı eden biriyim, eşim önce çok şaşırıyordu ama artık o da alıştı:)
Fotoğraflarda gördüğünüz gibi bayram tatlılarının lezzetleri de görüntüleri kadar nefisti...Tarif vermek isterdim ama malesef ben yapmadığım için yazamıyorum bile!
Bayramda anneme yardım olsun diye yapabildiğim tek çeşit var :(bu kadar zor tarifin yanına çok pratik, lezzetli çok beğenildi die yazayım bari; 1 kase süzme yoğurdun içine 2-3 adet kabuklarıyla salatalığı rendeliyoruz.Ayrı bir kapta rendeleyip suyunu sıkarsanız çok daha iyi olur.İçine bol dereotu, az mayonez ve az tuz ekliyoruz. Üzerine sızma zeytinyağı gezdiriyoruz...Nasıl ama kadar zor tariflerin fotoğrafını koy, üstüne bu kadar basit bir tarif yaz sadece!!! Domates çorbası yaptım geçen hafta fotoğraf ve tarif bekliyor yarın onu tarifiyle birlikte yayınlıycam:)Benden şimdilik bu kadar...Hemen iş başına dönmeliyim!























































26 Kasım 2009 Perşembe

Herkese İyi Bayramlar!!!

Anneciğim bayram tatlısını yapmış!!!
Nefis yemekler ve zeytinyağlı yaprak sarma bizi bekliyor!!!Mutlaka fotoğrafları yayınlarım:)
Herkese sevdikleriyle mutlu ve huzurlu bir bayram diliyorum...

24 Kasım 2009 Salı

Canım Anneciğim Öğretmenler Günün Kutlu Olsun!!!

Öğretmenler Gününüz Kutlu Olsun...

23 Kasım 2009 Pazartesi

Bol Bol Vitamin ve Brokoli Çorbası

Ne zamandır brokoli çorbası yapmak istiyordum. Yemek bloglarını gezdim bol bol, değişik değişik tarifler nefis çorbalar buldum. Karar veremedim en sonunda hepsini harmanlayıp kendi tarifimi çıkardım ortaya...
Malzemeler;
*500 gr brokoli
*1 küçük soğan
*2-3 diş sarımsak
*1 kaşık un
*1 tablet et suyu bulyon
*150ml. krema
*Zeytinyağı
*Az tuz
Brokolileri güzelce yıkayıp 7dk kadar haşladım.Soğan ve sarımsakları zeytinyağında soteleyip unu ekledim 1-2 dk kavurdum birlikte.Haşlanmış brokolileri de ekleyip çevirip, et suyu bulyonu 1 bardak sıcak su ile eritip,ekledim ve karışımı el blendırından geçirdim. Brokolilerin haşlanmış suyu ile birlikte kıvamını verdim. Kıvamını aldığında kremayı ekleyip 15dk kadar kaynadığında altını kapattım. 5 dk dinlendikten sonra sıcak servis yaptım. Mis gibi çorbamız hazır:)


18 Kasım 2009 Çarşamba

Güllaç...


Bloguma yazmayalı çok oldu galiba, bu kadar arayı açmak iyi gelmedi bana:(
Güllaç ile geri döndüm...
Ramazan biteli çok oldu biliyorum, nedense bu tatlıyı çok sevdiğim halde ramazan dışında pek yapmıyoruz,ama ben fazladan güllaç yufkalarımı alıp bugünü planlamıştım:)
Çok kolay ve çok sağlıklı, herkesin damak zevkine pek uymasada biz bayılıyoruz:)
Tarif zaten paketin üstünde o yüzden yazmıyorum ama ben mutlaka gül suyu ekliyorum ve mutlaka cevizli yapıyorum! Cevizler bahçeden:):):)
Bu arada yokluğumu farkeden arkadaşlara çok teşekkürler, blog arkadaşlığı güzel şey yaaaaa:):):)

6 Kasım 2009 Cuma

GDO

Mine G. Kırıkkanat



http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.aspdetay=GDO_cocuklari&tarih=06.11.2009&Newsid=269207&Categoryid=4&wid=122

Bir zamanlar, bizim sert Anadolu buğdayımız vardı. Ekmeklerimiz bugün ancak Avrupa’daki ekmeklerde bulabildiğimiz tok lezzette ve francalamız, Fransız bagetinin çıtır tadındaydı.Son yıllarda değerini anlayıp “al dente” pişirmesini nihayet öğrendiğimiz İtalyan makarnalarının en iyisi sert buğdaydan üretilir. Ama tam da biz makarnanın tadına vardığımız sırada kayboldu, tarihe gömüldü sert Anadolu buğdayı ve “al dente” pişirilecek diri makarnayı artık üretemiyor Türkiye... Yerine, sünger gibi ekmekler, kaynar suya atılır atılmaz ölmüş solucana dönen makarnalar, toz kıvamında, yoğunluksuz un veren ve zaten “tohumluk” vermeyen, dolayısıyla bir ekimden ötekine soyunu sürdüremeyen, çiftçiyi her yıl yeniden çokuluslu şirketlerin geliştirdiği tohumlar almak zorunda bırakan buğday cinsi ekiliyor Anadolu’ya...Bu çokuluslu şirketlerin en büyükleri, Monsanto, Cargill, Bung, DuPont, Syngenta ve Bayer adlarını taşıyor ve adlarından tahmin edebileceğiniz gibi, bazıları kimya ve ilaç sanayii devleri.
***Bir zamanlar, bizim içi sapsarı, sulu, lezzetli ve kütür kütür patateslerimiz vardı. Etli patatesin patatesi dağılmaz, haşlanmışı boğaza tıkanmaz, kızartması yumuşayıp bayılmazdı. Halen Fransa’da tam 12 çeşit patates ve birbirinden şiirsel adları var: Re Adası, Bonnotte, Ratte, Charlotte, Juliette, Pompadour, Chérie, Fontenay Güzeli, Amandine, Vitelotte, Roseval, Auvergne Mavisi. Oysa bugün Türkiye’ye taze diye küçüğünü, olgun diye büyüğünü yedirdikleri TEK çeşit patates, beyaz, unlu, tatsız ve dolayısıyla en adisi, isimsiz olanı...Kelle gibi Bursa şeftalilerimiz küçüldü, birbirinden lezzetli elma çeşitlerimiz üçe indi, zaten çoğu da ithal, biberlerimiz azmanlaştı, çekirdekli ve mis kokulu yerli muzu ara ki bulasın, domatesler tatsızlaştı, dantel gibi maydanozlar kereviz sapına döndü, zaten kereviz sapı da çalıya benzedi, etlere su şırınga ediliyor ki yumuşacık olsun, siz de dinlendirilmiş et yediğinizi sanarak et parasına suyla beslenin... Gıda emperyalizmine teslim olan devlet, gıda kodeksini değiştirdi, yoğurt üretimindeki yüzde 12 katı madde koşulunu kaldırdı, artık sulandırılmış sulu süte ithal süt tozuyla üretiliyor yoğurtlar. Türkiye, yoğurdun geleneksel tadını da böylece kaybetti. Hatta ağzı batılı taama alışanlar, “diyet” diye satılan bazı çeşitlerin domuz etinden elde edilen “ithal jelatin” katılarak sertleştirildiğini bilmeden, bu sütü bozuk ürünleri yağsız yoğurt diye yiyorlar...
***Türkiye’deki GDO tartışmalarını ibretle izliyor ve merak ediyorum: Ülkemizdeki istisnasız tüm mısır, soya fasulyesi üretiminin GDO ve “tohumluk vermeyen” topyekûn tohumların hem de yıllardan beri genetiği değiştirilmiş organizmalar olduğunu bu tartışmadan önce kaç kişi biliyordu, acaba?Yukarda saydığım GDO olmayan soysuzlaştırılmış sebze ve meyveler de yine insan eliyle laboratuarlarda yaratılmış “hibrid”ler zaten...Ülkemizde yerli tohumculuk bitirildi, geleneksel tarım bitirildi, hayvancılık bitirildi, sütçülük bitirildi, milyonlarca kişi işsiz kaldı, kentlere yığıldı, dünya kadar işlenmemiş toprak, istihdam yaratacak toprağa bağlı üretim sektörleri çökertilirken... En az alanda, en az insan gücüyle, en çok ürünü veren, dolayısıyla yoğun kimyasal ilaç ve gübre kullanımıyla toprağı ve tabii ürünü zehirleyen entansif tarım, gerek büyük, gerek küçük baş hayvanları “işkence” altında yetiştiren, dolayısıyla (özellikle tavuklarda) acı birikimi toksinlerin tüketilen etle birlikte insan vücuduna geçmesinin baş sorumlusu, sanayi hayvancılığı pompalandı. Bu entansif tarım ve hayvancılık politikasının sonuçlarını, kanser ve alerji hastalıklarının hızla artışında, giderek daha çok çocuğun neredeyse kanserle birlikte doğuşunda görüyoruz...Hepsi Batılı, ama hemen hepsi Amerikan ağırlıklı çokuluslu şirketler, özellikle tohumculuk alanında gelişmekte olan ülkelerin önce “tahıl” üretimini ele geçiriyorlar. Türkiye yönetmeliği beklemedi, çoktan teslim oldu GDO çocuklarına...GDO çocuklarının, tahıl ambarı ülkemize neler ettiği, gelecek hafta bu sütunda. (*) Telif hakkı arkadaşım Elif’e aittir!

GDO’lu diyet tarifleri...

Çok güzel yazmış paylaşmak istedim...


http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/12872471.asp?yazarid=249&gid=61
GDO’lu diyet tarifleri...
Haliyle panik halindesiniz... “Nasıl anlarız? Genetiği değiştirilmiş organizma yemekten nasıl kurtuluruz?” filan.
Şöyle...
*
Annaneniz öpülesi elleri parçalanırcasına, ovalaya ovalaya tarhana yaparken, siz, “Aman annane be, boş versene” deyip, marketten hazır çorba alıyordunuz ya... Annane rahmetli oldu ve siz, o tarhananın tarifini annaneden alıp, bir kenara yazmadınız ya... İşte o nedenle, siz, genetiği değiştirilmiş organizma yemekten kurtulamazsınız maalesef.
*
Ne verirlerse...
Onu yiyeceksiniz.
*
Kız evlat yetiştiriyorsunuz, en iyi okullara gönderiyorsunuz... Piyano çalıyor, İngilizce konuşuyor, Grammy alanları tek tek biliyor. Bilmeli... Ama alt tarafı limon, şeker ve su kullanıp, limonata yapmasını bilmiyor! Yoğurdu çırpıp, ayran yapamıyor, ayran... İşte o nedenle, kızınız, genetiği değiştirilmiş meşrubat içmeye mahkûm maalesef... Torunlarınız da.
*
Zahmet edip sütlaç yapmadığınız için, kek yapmaya üşendiğiniz için... İçinde ne olduğunu bilmediğiniz gofretleri, mısır patlaklarını kemiriyor sizin oğlan! Hamur tutmayı, şöyle mis gibi ıspanaklı bi börek yapıp, çantasına koymayı bilmediğiniz için, hamburger bağımlısı oldu. Tahin-pekmezi “köylü işi”, vıcık vıcık yağ fışkıran kremaları “modernite” sandığınız için, daha 10 yaşında ayıya döndü, yuvarlana yuvarlana yürüyor, tıkanıyor, merdiven çıkamıyor.
*
Size zor geliyor ama, zor mu evde yoğurt yapmak? İstanbul’un güneşi müsait değil, anlarım, zor mudur İzmir’de, Antalya’da, Adana’da evde salça yapmak? Şikâyet edip duruyorsun, içine katkı maddesi konuyor, zorla beyazlatılıyor diye... İster tam buğday unundan, ister çavdardan, hakikaten zor mudur evde ekmek yapmak? Bütün ailen kabız... Tonla para verip, abuk sabuk ambalajlı-meyveli saçmalıklardan medet umacağına, niye öğrenmiyorsun kabak tatlısı yapmayı?
*
Güya, çoluğunu çocuğunu düşünüyorsun, taze taze yesinler diye, pazara gidiyorsun... Eğri büğrü biberlere, doğal olduğu için tuttuğunda ezilen domateslere ağız burun kıvırıyorsun, hormonlu, tornadan çıkmış gibilerini alıyorsun... Ne işe yaradı senin pazara gitmen?
*
Kocanız da, bu satırları okuyup, size akıl verecek şimdi... Söyleyin ona, ukalalık etmesin, götürün aktara, hatmi çiçeğiyle zencefili birbirinden ayırt etsin, ondan sonra konuşsun!
*
Enginar, börülce, radika, cibes pişirmekten haberin yok; gazetelerin tiraj almak için kıçından uydurduğu kıçımın uzmanlarından fıldır fıldır brokoli tarifleri öğreniyorsun... Brüksel lahanası yiyerek mi AB’ye gireceğini sanıyorsun?
*
Çin’den bal getiriyorlar mesela... Taaa Arjantin’den, Meksika’dan bal getiriyorlar. Neymiş efendim, içinde genetiği değiştirilmiş organizma olabilirmiş falan... İçinde tavuk ibiği, maymun kulağı olmadığına şükredin! Ben iddia ediyorum... Kaşla göz arasında frankeştayn ürünlere kapıları açan arkadaşlarla, Amerikan çiftçilerinin avukatı profesörlerimiz, sırf karakovan balına sahip çıksa, Şemdinli’de, Pervari’de terör bile azalır, terör bile.
*
Uzatmayayım.Mutfak genetiğimizi kaybettik biz.
*
Elin adamı, mısırdan, soyadan, domatesten önce beynimizin DNA’sını değiştirdi!
*
Hurrraaa diye köyden kente göçerken, dışarda tıkınmayı şehirleşme zannettik. Ambalajlı ürün tüketmeyi, zenginleşme zannettik.
*
Dolayısıyla, ya kafayı değiştirip, özümüze döneceğiz... Ya da ne verirlerse onu yiyeceğiz.

5 Kasım 2009 Perşembe

GDO'ya HAYIR!!!




















GDO Nedir?
GDO (Genetiği Değiştirilmiş Oraganizmalar) kısaca genetik mühendisliği ile bir canlıya başka bir canlı türünden gen aktarılarak yeni bir canlı organizma yaratılması olarak tanımlanabilir. Gen aktarılan canlının DNA'sı değiştirilmekte, kendi türünde olmayan özellikler edinmektedir.
Canlılar dogal süreçler içinde de değişikliğe uğrarlar. Bugün gıda olarak yediğimiz bitkilerin hemen hemen hepsi, insanların müdahelesi ile ya da doğal süreçler sonucu gelişerek, bugünkü özelliklerini kazanmış, çeşitlenmiş, zenginleşmiştir. Ancak bu değişiklikler aynı türün farklı çeşitleri arasında melezlenmeler ile oluşmuştur. Doğada farklı türler arası genetik alışveriş yoktur. Bilinen tek örnek at ve eşeğin çiftleşmesinden olan katırdır, ki o da kısır bir hayvandır, üreyemez.
http://gdoyahayir.org/
RESİM http://www.flickr.com/photos/illuminating9_11/)

3 Kasım 2009 Salı

Kış Çayı...Taze zencefil!


Artık alışkanlık oldu...Hemen hemen her akşam demliyorum.
Afiyet olsun, tavsiye edilir...
Zencefilin Faydaları;
İştah açıcıdır,
Antiseptik özelliği kanın temiz kalmasını sağlar,
Mideyi düzenler,
Mide bulantılarını giderir,
Mide ağrılarında ve hazımsızlıkta iyi bir seçimdir,
Bağırsaklarda biriken ve atılamayan gazların kolaylıkla atılmasını sağlar(colic),
Solunum yollarını açar,
kanın yapısını daha akışkan hale getirir(ki bu kalbin daha rahat çalışmaı demektir)
Vücutta sıcaklık ve terleme meydana getirir.
Zencefil gerçekten iyi bir anti oksidandır(oksitleri temizler dışarıya atılmasına yardımcı olur)
Kalp ritminin düzene girmesini sağlar,
özellikle romatizmal rahatsızlıklarda bin yıllardır kullanılmaktadır.
Baş ağrılarını giderici özelliği vardır,
Uykuyu rahatlatır,
Kandaki kollesterolu diğer bir çok bitkiye nazaran daha fazla oranda düşürür,Bu ve buna benzer daha bir çok faydaları vardır zencefilin.

1 Kasım 2009 Pazar

Folyoda Lüfer veya Hamsi Buğulama ve Bol Salata...

Bu haftasonu bol bol balık ve salata ile geçirdik...Tam lüfer zamanıymış!Folyoda fırında pişirdim, malesef fotoğraf yok:( Birde iri hamsilerden aldım onuda torbada fırında pişirdim. Ben evde balığı sadece fırında yapıyorum, hem çok kolay, hem sağlıklı veeee en önemlisi biz bayanlar için temizliği kolay:)
Hamsileri temizlenmiş alıyorum zaten , bir güzel yıkadıktan sonra üzerine bol soğan, 1 kabuklu limon,bol maydanoz, biber,isteğe bağlı domates(ben bu defa tercih etmedim),zeytinyağı ve tuz ekleyip fırın torbasında pişiriyorum. Eeee havalar soğudu, hasta olmamak gerek!, bu aralar yediklerimize daha da bir dikkat etsek fena olmaz...









31 Ekim 2009 Cumartesi

Elmalı Kek

Tam mevsimi:) Kekinde mevsimi mi olur canım!!! Neden olmasın!Bol bol taze ceviz, yeşil elma ve tarçın...
Malzemeler;
*2 büyük yumurta
*1 su bardağı şeker
*1 su bardağı zeytinyağı
*1 su bardağı süt
*2 elma
*1 su bardağı ceviz
*1 çay kaşığı tarçın
*1 paket kabartma tozu
*1 paket vanilya
*aldığı kadar un...
Yapılışını yazmıyorum, diğer yaptığım elmalı kekten farkı elmaların küp küp doğranmış olması, kesinlikle sonuç böyle çok daha iyi...